31 Aralık 2008 Çarşamba

Küre Sel Leş Meeeee




bulaşıcı hastalıkların kan rengi düşkünü
bir bünyede
yayılan dünyaya hüküm bir katliam

derken kenarından
bir sızıntı akıyor dudağının
sinsilik üzerine
derin yöneten dünyayı lider kaçakçılığı
buna mafya diyor
kimi evrensizleşme kitapları

kaçak silahların tetiğine tüneyen
kırılgan bir afrika var
yan yana iki bakışın çocuğu: aç… umarsız…

bir alpler kasabasında pazarlıkta bir avcı
avcı ile acı paylaşımına gidiyor yeni düzen
cemre öncesi cenevre bir üşüme

bir buşt duruşu sızıyor
derinleştikçe ortanın doğusu
kürenin bıraktığı gölge
sel baskınına sebep meteor yangını
beklenen bilim kurgu filmi
uzaylı istilasının yerli hali
bir tacirin kesat leşleri
kırılgan bir kuzuya soruyor
birleşen ve yerleşen milletlerin neresi merkezi
merkezlerde meleyen bir kuzu sessizliği

tüm küre-lerde sel-lerde leş-lerde me-leyişlerde
artık gelişmekte olan
bir açlıktır dünyanın üçüncü hali

artık uzanıp yattığı yerden fon ediliyor para
birde bahşiş atılıyor sanki
sömürülen metafora
ardından uluslar arası bir fahişenin
kıvraklığına yerleşiyor bütün piyasa

1 Aralık 2008 Pazartesi

Kapıda İstanbul İçeride Yalnızlık Duruyor



kapı çalınıyor, açıyorum istanbul
ziller çalıyor beynimde, açıyorum istanbul
arta kalan çıplak bakışlar yani

üşüyen bir gece bekçisiyle
kader paylaşımına gidiyor
gece ayazı yemiş bir köpek

içimde guruldayan deniz telaş içinde
ansızın kapı çalınması üzerine yağan oda kalabalığında
dağılanı topluyor geceden
ayıklanmış köpekler ve bekçilerden

senden kalanı topluyor alelaceleciliğim
uzun ve kesik kapı çalınıyor
kapıyorum İstanbul
ağlamaklı duruyor kapıda İstanbul

kapıyı çalıyorlar, istanbul diye
açıyorum: yalnızlık
oysa yalnızlığım duruyor öylece
kapıda duruyor, istanbul istanbul diye

kapıyı çalıyorlar :

açıyorum… istanbul

kapıyorum… yalnızlık


istanbul kadar kalabalık bir yalnızlık